İnkılap Tarihi

1. Dünya Savaşında Osmanlı Devleti ve Savaştığı Cepheler

Dünya Savaşında Osmanlı Devleti ve Savaştığı Cepheler, Konu anlatımı 8. Sınıf İnkılap Tarihi Kitap ve Ders notları kullanılarak derlenmiştir.

1. Dünya Savaşında Osmanlı Devleti’nin Savaştığı Cepheler

I. Dünya Savaşı’nın başladığı günlerde Osmanlı Devleti Trablusgarp ve Balkan Savaşlarındaki kayıplarının da etkisiyle ordu ve donanmasını iyileştirmekle uğraşmaktaydı. Savaşın başlangıcında tarafsızlığını açıklayan Osmanlı Devleti aynı zamanda seferberlik ilan etti. Bu durum, yakın bir gelecekte savaşa girme ihtimalinin olduğunu göstermekteydi.

Osmanlı Devleti tarafsızlığını ilan etmiş olmasına rağmen siyasi yalnızlıktan kurtulmak için bir yandan da ittifak arayışı içine girdi. İlk ittifak girişimleri İngiltere ve Fransa’yla yapıldı fakat olumlu bir sonuç alınamadı. Osmanlı Devleti’nin İtilaf Devletleri grubuna kabul edilmemesinin en önemli nedeni, bu devletlerin savaş sırasında yaptıkları gizli antlaşmalarla Osmanlı topraklarını paylaşmayı düşünmeleriydi. İngiltere er ya da geç Osmanlı topraklarının parçalanacağı görüşündeydi. Osmanlı Devleti’nin parçalanması durumunda İngiltere, kendisine düşen payı alabilecek, himayesi altında Doğu Akdeniz ve Batı Anadolu’da bir Yunan Krallığı kurarak bölgedeki üstünlüğünü sağlayacaktı. Bu yüzden Osmanlı Devleti’ni kendi yanlarında savaşta görmek istemedikleri gibi Osmanlı’nın tarafsız kalmasını da sağlamaya çalıştılar.

Osmanlı Devleti, gelişmeler karşısında iktidardaki Alman yanlısı olan İttihat ve Terakki Hükûmeti’nin de etkisiyle Almanya’yla yakınlaştı. Almanlar, Boğazlara sahip ve İngilizlerin Uzak Doğu sömürgelerine giden yolu tehdit edebilecek önemli bir stratejik konumda olan Osmanlı Devleti’ni kendi yanlarında savaşa dahil etmeyi düşünmüşlerdi. Almanlar, savaşı geniş bir alana yayarak İtilaf Devletleri’ne karşı yeni cepheler açmak suretiyle Avrupa’daki yüklerini haffetmeyi amaçlamışlardı. Bununla birlikte Osmanlı halifesinin nüfuzundan yararlanarak İngiliz ve Fransız sömürgelerindeki Müslümanları bu devletlere karşı ayaklandırarak onları zor durumda bırakmak istemişlerdi.

Osmanlı Devleti’nde Enver Paşa başta olmak üzere Almanya’nın yanında savaşa girme taraftarı olan devlet adamları, savaşı Almanya’nın kazanacağına inanıyordu. Böylece yakın dönemde kaybedilen bir kısım topraklar geri alınacaktı. Rusya’ya karşı açılacak bir cepheyle elde edilecek başarı sonucunda, Orta Asya Türkleri Rusya’nın egemenliğinden kurtarılacak ve Turancılık ideali gerçekleştirilmiş olacaktı. Sait Halim Paşa Hükûmeti’nin çoğunluğunun tarafsız politika izlenmesi yönündeki görüşlerine rağmen İttihat ve Terakki mensuplarının tercihleri doğrultusunda 2 Ağustos 1914 tarihinde Almanya’yla gizli bir ittifak antlaşması yapıldı. Bu antlaşmaya göre Osmanlı Devleti, Avrupa’da Almanya’yla Rusya arasında yaşanabilecek bir savaşta Almanya’yı destekleyecekti.

Akdeniz’de İngiliz savaş gemilerinin takibinden kaçan Goeben (Goben) ve Breslau (Breslav) adlı Alman savaş gemileri Çanakkale Boğazı’nı geçerek Osmanlı Devleti’ne sığındı. Osmanlı Devleti bu iki gemiyi satın aldığını açıkladı. Gemilere Türk bayrağı çekilerek Yavuz ve Midilli adları verildi.

Bu gemilere diğer gemilerin katılmasıyla Karadeniz’e açılan flo, Rusya’nın Sivastopol, Odessa (Odesa) ve Kefe liman şehirlerini topa tuttu. Bu olay üzerine 3 Kasım 1914 tarihinde Rusya, Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etti. Bu gelişme üzerine 5 Kasım 1914 tarihinde de İngiltere ve Fransa Osmanlı’ya savaş ilan etti. Osmanlı Devleti de 11 Kasım 1914’te İtilaf Devletleri’nin savaş ilanına karşılık verdi ve “Cihad-ı Ekber” ilan etti. Böylece İttifak Devletleri grubunda savaşa girdi.

Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşında Yer Aldığı Cepheler

1. Dünya Savaşında Osmanlı Devletinin Savaştığı Cephelerin Haritası

Kafkas Cephesi

Osmanlı Devleti, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’yla kaybettiği El-viye-i Selase’yi (Üç Sancak: Kars, Ardahan, Batum) geri almak, Orta Asya’da yaşayan Müslüman Türkleri Rus egemenliğinden kurtarmak ve Turancılık idealini gerçekleştirmek amacıyla bu cepheyi açtı. Enver Paşa, komutasındaki Osmanlı ordusuyla Kars ve Batum’u geri almak için 1914 yılı Aralık ayı sonlarında Ruslara karşı Sarıkamış Harekatı’nı başlattı. Zorlu kış şartları, salgın hastalıklar ve malzeme eksikliği gibi nedenlerle on binlerce Osmanlı askeri henüz Ruslarla savaşamadan hayatını kaybetti.

1915 yılı başlarında saldırıya geçen Ruslar, Van, Muş, Bitlis, Erzurum, Erzincan ve Trabzon’u işgal etti. Çanakkale Savaşları’ndan sonra 16. Kolordu Komutanlığına atanan Mustafa Kemal, Rusları yenilgiye uğratarak bu cephede başarı elde etti. 1916 yılında Ruslardan Muş ve Bitlis’i geri almayı başardı. Rusya’da 1917 yılı Ekim ayında Bolşevik İhtilali çıktı. Savaştan çekilen yeni Rus yönetimi ile İttifak Devletleri arasında 3 Mart 1918’de Best-Litovsk Antlaşması’nın imzalanmasıyla bu cephe kapandı. Bu antlaşmayla 1878 Berlin Antlaşması’nda kaybedilen Kars, Ardahan ve Batum yöreleri Ruslardan geri alındı.

Enver Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, zor şartlar altında Kafkas Cephesi’nde Ruslarla savaşırken Rusların kışkırttığı Ermeniler, çeşitli bölgelerde Hınçak ve Taşnak örgütlerinin öncülüğünde çeteler kurdu. Savaş ortamının meydana getirdiği otorite boşluğundan yararlanan Ermeniler, Osmanlı halkına yönelik katliama başladı. Bu arada Ruslara casusluk yapmanın yanı sıra Osmanlı kuvvetlerini arkadan vuran Ermeniler, Osmanlı birliklerinin harekâtına engel olmuş, yolları ve köprüleri imha ederek Rus işgalini kolaylaştırmıştır.

Osmanlı Devleti, Ermenilerin Ruslarla iş birliğini önlemek ve halka yönelik saldırılarını durdurmak için birtakım önlemler alma yoluna gitti. Önce 24 Nisan 1915 tarihinde yayımlanan bir genelgeyle Ermeni komite merkezleri kapatıldı, belgelere el konuldu. Komite başkanları tutuklandı. Alınan bu önlemlere rağmen Ermenilerin saldırıları durdurulamayınca Osmanlı Hükûmeti 27 Mayıs 1915 tarihinde Sevk ve İskan Kanunu’nu çıkardı.

Ruslarla iş birliği yapan, casusluk faaliyetinde bulunan ve katliama girişen Ermeniler, Sevk ve İskân Kanunu’nun çıkarılmasıyla Osmanlı toprağı olan Suriye’ye zorunlu göçe tabi tutuldu. Göç ettirilen Ermenilerin vergileri ertelendi. Diledikleri eşyaları almalarına izin verildi. Can ve mal güvenliklerinin korunması, ihtiyaçlarının giderilmesi için devlet yetkilileri görevlendirildi ve güvenliklerini sağlamak için karakollar kuruldu. I. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle Sevk ve İskân Kanunu ile göç ettirilen Ermenilerin eski yerlerine dönmesi için “Geri Dönüş Kararnamesi” yayımlandı.

Kanal Cephesi

Osmanlı Devleti bu cepheyi Mısır’ı geri almak için Almanlarla birlikte açtı. Almanların bu cephedeki amacı Süveyş Kanalı’nı ele geçirerek İngiltere’nin Uzak Doğu sömürgelerine giden yolunu kesmekti. Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Şubat 1915 tarihinde I. Kanal Harekâtı’nı, Ağustos 1916’da II. Kanal Harekâtı’nı yaptı. İngilizlerin kışkırtmasıyla bir kısım Arapların Osmanlı’ya karşı ayaklanması ve ordunun malzeme sıkıntısı gibi nedenlerle başarıya ulaşılamadı. İngilizler, Sina Yarımadası’nı alarak Suriye sınırına kadar dayandı.

Çanakkale Cephesi

İtilaf Devletleri 1915 yılında müttefkleri Rusya’ya yardım götürmek, İstanbul’u alarak Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakmak istiyordu. Ayrıca tarafsızlığını koruyan Balkan devletlerini kendi yanlarına çekmek için Çanakkale Cephesi’ni açtı.

İtilaf Devletleri 19 Şubat 1915 tarihinden itibaren modern silahlarla donatılmış oldukça güçlü bir donanmayla Boğazları geçme girişiminde bulundular. Türk tabyalarını bombalamaya başladılar. Nusrat Mayın Gemisi’nin Boğaz’a döşediği mayınlar ve Türk topçu bataryalarının isabetli atışları sonucunda İtilaf Devletleri Ocean (Oşın), 4ueen Elizabeth (Kuin Elizabet) ve Bouvet (Bovet) gibi önemli savaş gemilerini kaybetti. 18 Mart 1915 tarihinde Boğaz’ı geçemeyen İtilaf donanması geri çekildi.

Deniz savaşlarından yenik ayrılan İtilaf Devletleri bu defa Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparak Boğazları karadan geçme girişiminde bulundu. 25 Nisan 1915 tarihinde General Hamilton komutasındaki İtilaf Devletleri, aralarında Anzakların (Avusturalya ve Yeni Zelandalı askerler) da yer aldığı 100 bin kişilik bir kuvvetle kara savaşlarını başlattı. Seddülbahir, Arıburnu ve Kumkale’ye çıkarma yaptı. İtilaf Devletleri, öncelikle kıyıları ele geçirerek Türk ordusunu geri çekilmeye zorladı.

Fakat başta Mustafa Kemal olmak üzere birçok Türk komutan ve askerinin büyük gayreti ve kahramanlıkları sonucu İtilaf Devletleri kara savaşlarında da başarılı olamadı. Anafartalar Grup Komutanlığına atanan Yarbay Mustafa Kemal askerlerine “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve komutanlar gelebilir.” sözüyle birliklerini harekete geçirmiştir. Mustafa Kemal, Anafartalar, Conkbayırı ve Kocaçimen’de Anzakları geri çekilmeye zorlamış ve Boğazları kurtarmıştır.

Mustafa Kemal, 19. Tümen’e bağlı 57. Alay’ı merkezden emir beklemeden kendi kararıyla cepheye sürerek Çanakkale Cephesi’nin düşmesini engellemiştir. Hüseyin Avni Bey komutasındaki 57. Alay’da tüm askerler şehit olmuştur.

Çanakkale’de elde edilen başarının etkisiyle Bulgaristan, İttifak Devletleri yanında savaşa girdi. Bu durum, Osmanlı Devleti’nin Almanya ile doğrudan kara bağlantısı kurmasını sağladı. Müttefklerinden yardım alamayan Rusya, I. Dünya Savaşı’ndan çekildi. Çanakkale Savaşlarında on binlerce Osmanlı askeri şehit oldu. İtilaf Devletleri’nin kayıpları çok daha fazladır. Bu kayıplar daha çok sömürgelerinden getirdikleri kuvvetlerden oluşmaktaydı.

Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşlarında düşmanın manevralarını önceden kavraması, aldığı kararları cesaretle uygulaması savaşın gidişatını değiştirmiştir. Bu durum onun Türk ve dünya kamuoyu tarafından tanınmasını sağladı.

Irak Cephesi

Bu cephe, İngilizler tarafından sömürge yollarını güvence altına almak, kuzeye doğru ilerleyerek Rusya’ya yardım ulaştırmak ve Irak petrollerini ele geçirmek amacıyla açıldı. 1914 yılı Kasım ayından itibaren Basra Körfezi’ne asker çıkaran İngilizler, 20 Ocak 1915’te Binbaşı Süleyman Askerî Bey’in komutasındaki gönüllü Osmancık Taburu’na yenildiler. Fakat 28 Eylül 1915’te Kütul Amare’yi aldılar. 22 Kasım 1915 tarihinde Selman-ı Pak Muharebeleri’nde büyük başarı gösteren Osmanlı kuvvetleri Kut’ül-Amâre’de bulunan İngiliz kuvvetlerini kuşattı.

Halil Paşa komutasındaki Osmanlı birlikleri burada İngilizleri yenerek General ToZnshend (Tavzın) komutasındaki çok sayıda İngiliz askerini esir aldı. Kut’ül-Amâre Zaferi genel olarak I. Dünya Savaşı’nı etkilemiş ve Bağdat’ı ele geçirmeye yönelik planlar yapan İngilizlere büyük bir darbe vurmuştur.

İngilizlerin Irak’ta ilerlemeleri durduruldu ancak Basra Körfezi’nden yeni kuvvetler çıkaran İngilizler Irak içlerine ilerlemeye devam etti. 1916 ve 1917 yıllarındaki savaşlar Osmanlı Devleti’nin bağlı bulunduğu İttifak Devletleri’nin başarısızlığı ile sonuçlandığından Orta Doğu tamamen kaybedildi. Şubat 1917’de Kut’ül-Amâre, Mart ayında ise Bağdat İngilizlerin eline geçti. Bu cephede Osmanlı Devleti başlangıçta yer yer başarılar elde etmiş olmasına rağmen İngilizlerin Irak’ı işgalini önleyemedi.

Suriye – Filistin Cephesi

Osmanlı Devleti’nin Kanal Cephesi’nde başarısız olması üzerine bölgedeki bazı Araplardan da destek alan İngilizler önce Sina Yarımadası’nı işgal etti. Donanmalarının da destek vermesiyle Filistin’e yöneldi ve Kudüs, Gazze, Yafa şehirlerini ele geçirdiler. Buradan kuzeye doğru ilerleyerek Suriye’ye giren İngilizler, Osmanlı kuvvetlerinin Şam’a kadar çekilmesine neden oldular. Kanal Cephesi’nde Osmanlı Devleti İngilizler karşısında başarısız oldu.

Suriye’ye kadar geri çekildi. İngilizler Filistin topraklarını işgal ederek Suriye’ye yöneldiler ve Şam’ı ele geçirdiler. İngilizler ve Arapların saldırıları karşısında geri çekilen Osmanlı ordusu 1918 yılı Ekim ayı sonlarına doğru Halep’i boşalttı. Bu arada Suriye Cephesi’nde Yıldırım Orduları Grubuna bağlı 7. Ordu Komutanlığına atanan Mustafa Kemal, dağılmış olan Osmanlı kuvvetlerini yeniden toparladı. İngilizlere karşı bir savunma hattı oluşturdu. Yapılan başarılı savunma savaşı sonucunda İngilizleri Halep’in kuzeyinde durdurmayı başardı. Böylece Anadolu’nun o gün için işgalini önledi. Mustafa Kemal daha sonra Yıldırım Orduları Grup Komutanlığına atandı.

Hicaz – Yemen Cephesi

Kutsal toprakları korumak için İngilizlerin yanı sıra isyancı bazı Araplar ile de mücadele etmek zorunda kalan Osmanlı Devleti bu cephede başarısız oldu. Fakat Medine’yi az sayıdaki Türk askeriyle savunan Fahrettin Paşa, 1919 yılı Ocak ayı başına kadar askerleriyle İngilizlere karşı direnişini sürdürdü. Savaşın sonunda Osmanlı Devleti Hicaz topraklarından da çekilmek zorunda kaldı.

Yardım Cepheleri

Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’nda Galiçya, Romanya ve Makedonya cephelerinde müttefklerine yardım amacıyla savaşmıştır. Kendi sınırları dışında bulunan bu cephelerde müttefkleri Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan’ı desteklemiştir.

1. Dünya Savaşının Neden, Gelişim ve Sonuçları

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu