Topkapı Sarayı Tarihi ve Eserleri Hakkında Bilgi
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra Devletin merkezi Edirne’den buraya taşındı. İstanbul kısa sürede imar edilerek adeta Devletin simgesi haline geldi. Bir süre sonra Fatih Sultan Mehmet, padişah ve ailesinin ikamet edeceği, Devlet işlerinin yürütüleceği Topkapı Sarayı’nı, Marmara ve Boğaziçi’ni aynı anda görebilen, her türlü tabiat güzelliğine sahip bir alana inşa ettirdi.
Padişah ve Devlet adamlarının kurduğu vakıflar ile imar edilen şehir, Anadolu’dan gelen Türkmenlerin iskanı ile Türkleştirildi. Yerli Hristiyan halkın İstanbul’da kalması sağlanarak şehir dünya şehri haline getirildi. Bunun yanında Topkapı Sarayı, yapısı ve işlevi bakımından kısa sürede bir şehir konumuna geldi.
Öyle ki Topkapı Sarayı; geniş avlular, köşkler, kasırlar, camiler, divanlar, Devlet daireleri, kütüphaneler, koğuşlar, mutfaklar, çeşmeler ve bahçelerden oluşuyordu.
Denizden ve karadan Saray’a açılan kapılar vardı. Saray’ın surlarının çevresinde üst düzey Devlet yöneticilerin konutları bulunuyordu. O dönem kasır (köşk), ve konak denilen konutlar, saray ve çevresinden soyutlanamamış, halkın oturduğu alanlara dağılmayıp bir arada toplanmıştı. Diğer yandan Topkapı Sarayı, Devletin merkezi olduğundan çeşitli ülkelerden gelen elçiler burada kabul edildi.
Padişahın tahta çıkışında yapılan cülus törenleri, bayramlaşma törenleri burada yapıldı. Müslüman olsun gayrimüslim olsun reaya, sorunlarını çözmek için Topkapı Sarayı’na geldi. Bu yüzden de Topkapı Sarayı etrafında birçok cami, han, çarşı, medrese, tercüme büroları, park, bahçe gibi tesisler inşa edilerek şehir kültürü bu bölgede hızla gelişti.
Topkapı Sarayı; padişahın hizmetkarlarının bulunduğu enderun (iç saray), birun (dış saray) ile padişahın özel hayatını geçirdiği harem olmak üzere üç bölümden oluşuyordu.
Enderun (İç Saray)
Topkapı Sarayı, padişahın ikametgahı dışında, Devlet idaresinin ve Devlet adamı yetiştirilmesinin de merkezi konumundaydı. Nitekim sarayda bulunan Enderun Mektebinden yetişenler başta padişahın hizmetkarı olmak üzere, Devletin birçok kademesinde görev yaparlardı. Enderun Mektebine, devşirme sistemi ile savaşlarda esir alınan 8-10 yaş arasındaki çocuklar arasından boylu poslu, gösterişli, ahlaklı ve zeki olanlar alınırdı. Bunlar Edirne Sarayı, Galata Sarayı, İbrahim Paşa Sarayı gibi saraylarda eğitim alır, Türk İslam adet ve geleneklerine göre yetiştirilirdi. Aldıkları eğitim sonrasında yetenekli öğrenciler tespit edilerek saray üniversitesi niteliğinde olan Enderuna alınırlardı. Enderunda dini, ilmi ve siyasi eğitim yanında saray protokollerini öğrenir, daha sonra Devlet kademelerinde görev alırlardı.
Enderundan yetişenler arasında vezir-i azamlığa kadar yükselenler olurdu. Padişahın güvenilir hizmetkarlarının yetiştirildiği Enderun; büyük oda, küçük oda, seferli odası, doğancılar odası, kiler odası, hazine odası ve has oda olmak üzere yedi odadan oluşurdu.
Birun (Dış Saray)
Dış anlamına gelen birun, Topkapı Sarayı’nın Bab-ı Hümayûn ile Babüssaade arasında kalan bölümdür. Osmanlı sarayı ve padişahın dış hizmetine bakan ve sarayda kalma mecburiyetinde olmayan; padişah hocası, hekimbaşı, göz hekimi, hünkar imamı gibi ulema sınıfından olanlarla şehremini, darphane ve arpa eminleri gibi sivil görevlilere de “Birun halkı” veya “Dış halkı” denirdi. Bunların dışında Topkapı Sarayı’nda, Enderun dışında kalan emir-i alem, kapıcılar kethüdası, çavuşbaşı, mir-i ahur, bostancı ve bunların emrindekiler Birun görevlilerini oluştururlardı.
Harem
Girilmesi yasak olan yer anlamına gelir. Osmanlılar Dönemi’nde evler ve Devlet adamlarının konutları demek olan saraylar, harem ve selamlık diye ikiye ayrılmıştı. Fatih Dönemi’nde, Topkapı Sarayı bünyesine bir de harem inşa edildi. Devşirme sistemi ile hareme alınan cariyeler, kalfaların sıkı disiplini altında Müslüman adap ve terbiyesiyle yetiştirilir; okuma yazma, dini bilgiler, dikiş nakış, yeteneklerine göre musiki, sofra hizmetleri derslerini öğrenirlerdi. Bu yönüyle harem aynı zamanda saray okulu niteliğindeydi. Haremden sorumlu en yetkili kişiye harem ağası denirdi.
Tarihi olaylar; meydana geldiği dönemin siyasi, sosyal, kültürel, dini ve ekonomik özelliklerini yansıtır. Bu yüzden bir tarihi olayı değerlendirirken bugünün bakış açısı ve değer yargılarıyla ele alınması, tarihi gerçeklerin yanlış yorumlanmasına neden olmaktadır. Bunun en büyük örneklerinden biri de Osmanlı’da harem meselesi olmuştur.
Nitekim İslam hukukunu bilmeyen bazı bilim insanlarının, Osmanlı müesseseleri hakkında tatmin edici izahlar getirmesi ve özellikle de Harem gibi bir konuda doğru yorumlar yapması çok zordur. Bu konuda birçok yazar, Batılı yazarlar tarafından Osmanlı aleyhine yazılmış kaynakları tenkit etmeden Osmanlı harem müessesesini ve padişahları eleştirmiş; haremi sadece padişahların eğlence yeri olarak tarif etmişlerdir. Oysa Osmanlı’da harem bir eğitim kurumu gibi düşünülmüş, cariyeler ise öğrenci gibi görülmüştür. Cariyeler haremde iyi bir eğitime tabi tutulmuşlardır.
Topkapı Sarayı Eserleri
- Avrupa Porselenleri ve Camları
- Bakır ve Tombak Mutfak Eşyası
- Çin ve Japon Porselenleri
- Gümüşler
- Hırka-i Saadet Dairesi ve Kutsal Emanetler
- İmparatorluk Hazinesi
- İstanbul Cam ve Porselenleri
- Padişah Elbiseleri
- Padişah portreleri ve resim koleksiyonu
- Silahlar