Antik Yunan Uygarlığında Müzik ve Felsefe
Antik Yunan Felsefesinin Müzik Alanına Etkileri
Müzik ve felsefe, medeniyetin ortak ürünü olan iki farklı alandır. Bu iki alanın bir araya getirilmesi ve bir kurama dönüştürülmesi Antik Yunan’da gerçekleşmiştir. Antik Yunan felsefesi müziğe büyük önem vermiştir. Müziğin insan üzerinde çok etkili olduğu ve müzik eğitiminin bir düzen içinde verilmesi gerektiği görüşünü savunmuştur. Hatta bu görüşten hareketle müziği öne çıkaran bir eğitim sistemi oluşturmaya çalışmıştır.
O zamanların müziğiyle ilgili olarak bilinen her kavram, onun insana olan etik etkisi açısından itinalı bir biçimde analiz edilmiştir. Armoni, ritim, mod, çalgı gibi farklı müzik kategorileri detaylı bir şekilde araştırılmıştır. Bu kategorilerin her birinin etik değeri yani ethosu belirlenmiştir. Bundan yola çıkarak bir müziğin hangi ethosa sahip olduğu söylenebilmektedir.
Antik Yunan filozo arı tarafından en ciddi ilgiyi müzikte söz kategorisi görmüştür. Ethos teorisinin temellerini oluşturan Pisagor -tarihte ilk olaraksözü, müziğin tamamlayıcı bir unsuru olarak kabul etmiştir. Hem Sokrates hem Platon için söz, müziğin mutlak bileşenidir.
Antik Yunan felsefesinde, çalgı ethosu öğretisi gelişmiştir. Bu felsefenin ana fikri, her çalgının kendi ethosu yani kendi karakteri olduğu görüşüne dayanmaktadır.
Antik Yunan felsefesi, müziğin önemini anlayarak müzik eğitimiyle ilgili tüm soruları ayrıntılı olarak incelemiştir. Ethos öğretisi çerçevesinde açıklanan teorik düşünceleri pratiğe geçirme fonksiyonunu müzik eğitimine tahsis etmiştir. Ethos teorisinin esasları filozoflara göre insanın ahlak eğitiminin temelini oluşturmaktadır. Çünkü ahlaklı bir insan, ideal devlet (Antik Yunan filozofunun daimi hayali) oluşturulması için en önemli koşullardan biridir.
Antik Yunan Uygarlığında Müzik Alanında Kaydedilen Gelişmeler
Antik Yunan uygarlığında müzik, önceleri dini amaçla kullanılmıştır. Daha sonra ise dini törenlerin dışına çıkarak dans ve şiirle ayrılmaz bir bütün haline gelmiştir. Uygarlığın müzik anlayışı, tek sesli melodileri seslendiren erkek korolarından ibarettir. Bu korolara aulos, üt ve çitara tek tek eşlik etmiştir. Pythagoras [Pitagoras], müziksel uyumu matematik formülleriyle dile getirmiş, sekizli ve dörtlü aralıklardan oluşan bir gam bulmuştur. Kendi adıyla anılan bu gam (Pythagoras gamı), monochord (monokord) isimli çalgı üzerinde denenerek bu müzik sisteminin doğru tonlaması sağlanmıştır.
MÖ 7 ve MS 2. yüzyıllar arasında lirik şiirlerin, dansların ve şenliklerin gösterdiği çeşitliliğe bağlı olarak Antik Yunan uygarlığı müzik biçimleri ve çalgıları da gelişmiştir. Ayrıca bu dönemde monodi denen eşliksiz koro şarkılarına ve danslara eşlik için kullanılan müzik biçimlerine rastlanmıştır. Antik Yunan müziğindeki en önemli gelişmelerden biri de heptatonik skalanın yani modların bulunmasıdır.
Antik Yunan Müziğinde Çalgı ve Ses Sistemleri
Antik Yunan müziğinde kullanılan çalgılar ve ses sistemleri günümüze kadar sürekli değişim ve gelişim içerisinde olmuştur. Doğu kökenli olan ve sert tınlayan vurmalı çalgılar Antik Yunan’da pek rağbet görmemiştir. Dini tapınmalarda zilsiz tef, darbuka, küçük ziller, üçgen çelik ve çıngırakların takılı olduğu çalparalar kullanılmıştır. Antik Yunan müziği çalgılarından bazıları aşağıda verilmiştir:
- Phorminx, en eski Yunan telli çalgısıdır. Çalgının yarım ay biçimindeki gövdesinden iki kol uzanır. İlk dönemlerde 4 ya da 5 olan çalgının tel sayısı, sonraları 7’ye çıkmıştır.
- Lir, Yunanlıların gözde çalgısıdır. Sadece virtüözlerin değil halkın da kullandığı bir çalgı olan lirin öğretilmesi özellikle Atina’da eğitim programlarına alınmıştır. Yunan makamları dörder seslik tetrakortlardan oluştuğu için ilk lir de 4 tellidir. Lir; boynuzdan, ağaçtan ya da fil dişinden yapılmış mızrapların yanı sıra sadece parmaklarla da çalınmıştır. Çalgının tel sayısı; 5, 6, 7, 8, 11, 12 ve hatta 15’e kadar çıkmıştır. Lire takılan her yeni tel, Yunan müzik dünyasında bir devrim yaratmış ve tartışmalara neden olmuştur. MÖ 500’lü yıllarda 8-9 telli lirler kullanılırken MÖ 450’li yıllarda 11-12 telli lirler yapılmaya başlanmıştır.
- Çitara, phorminxin gelişmiş hâlidir. Lirden daha karmaşık bir yapısı olmasına rağmen daha kullanışlı ve gür seslidir. Çalgının 7 ya da 8 teli vardır. Yunan makamlarındaki seslerin adları, çitaradaki 7 telden alınmıştır.
- Beşik-Çitara, kadınların kullandığı bir ev çalgısıdır. Çalgının gövdesinde tanrıların gözleri simgelenmiştir.
- Barbiton, lir ailesine ait uzun boylu bir çalgıdır. Eski Yunan şairleri, şiirlerini gözde çalgıları olan barbiton eşliğinde söylemiştir.
- Arp, Mısır kökenli bir çalgıdır. Mısır’da kullanılan trigonon adlı arp, taşınabilir ve üçgen biçimindedir.
- Aulos, Anadolu müzik kültürüne has bir çalgı olan zurna ya da Batı müziği çalgılarından olan obua gibi çifte kamışlı bir çalgıdır. Keskin ve tiz bir sesi vardır. Yunan ü emeli çalgılarının en yaygını ve sevilenidir. Kimi zaman solo çalgı olarak kullanılmış, kimi zaman da telli çalgılara ya da vokal müziğe eşlik etmiştir. Özellikle dini tapınmalarda kitleleri harekete geçirmek için bu çalgıdan yararlanılmıştır.
- Salpinx, ilkel trompet olarak skabul edilen ü emeli bir çalgıdır. Bu çalgının sesi trompetten daha güçlüdür.
Antik Yunan’da çalgılarla birlikte ses sistemleri de gelişmiştir. Antik Yunan’ın en önemli ve belirgin özelliği, getirmiş olduğu müzik sistemidir. Yunan uygarlığının müzik sistemi; öteki İlk Çağ uygarlıklarına göre kendi içinde tutarlı, somut ve bilimsel açıklamaya dayanan ileri bir aşamayı temsil etmiştir. Hatta sadece bununla kalmamış, tarih boyunca çok sesli müziği de temellendirmiştir. Hristiyan müziği (kilise müziği), sistematik biçimde Yunan makamlarına (modlarına) bürünmüştür.
Avrupa’daki halk şarkılarının çoğunluğu modaldır. Rönesans Dönemi çok sesliliği, modal müziğe dayanmaktadır. Daha sonraki dönemlerin armonili müzikleri de modlardan etkilenmiştir. Giovanni Pierluigi da Palestrina (Ciyovani Pierluici da Palestrina), William Byrd (Vilyım Biyırd) ve hatta Johann Sebastian Bach (Yuhan Sebastian Bah) ile George Frideric Handel (Corc Firedrik Hendel) bu etkiyi hissettirmişlerdir. Ludwig van Beethoven’ın (Ludvig van Bethofın) son kuartetlerinden biri olan “lydian” modundaki adagiosunda (la minör op.132) Yunan makamları yeniden gündeme gelmiştir.
Antik Yunan’da sistemleştirilen makamsal müzik, çağlar boyunca gelişen çok sesli müziğe kaynak oluşturmuştur ve çağdaş dönem müziğinde yeniden değerlendirilmiştir. Günümüzde de yeni müzik tekniklerini kullanan besteciler, Yunan modlarından yararlanmaktadır.
Kilise modlarına sonradan dört mod daha eklenmiş ve on iki mod oluşturulmuştur. Modların bitiş seslerinin farklı seslere dönüşmesiyle kullanılmaya başlanan bu modlardan dokuzuncu aeolian (eolyen), onuncu hypoaeolian (hipoeolyen), on birinci locrien (lokriyen), on ikinci hypolocrian (hipolokrien), on üçüncü ionien (iyonyen) ve on dördüncü hypionien (hipoiyonyen) modlarının bazıları zaman içinde elenmiştir. Müzikte 16. yüzyılın sonlarına doğru yaşanan gelişmelerle birlikte yedi mod son halini almıştır. İyonyen modu, majör; eolyen modu ise minör dizinin oluşmasını sağlamıştır