Başkomutanlık Yasası ve Tekalif-i Milliye Emirleri
Kütahya-Eskişehir Savaşlarında alınan yenilgi ve ordunun Sakarya Irmağı’nın doğusuna çekilmesi, mecliste tartışmalara neden olmuştu. Bazı milletvekilleri yenilgiden Mustafa Kemal’i sorumlu tutmuşlardı.
Buna karşılık, Mustafa Kemal şunları söylemektedir: “Efendiler, gerçekten de tahmin ettiğim manevi sakıncalar hemen kendini gösterdi. İlk duyarlık Meclis’te belirdi. özellikle muhalifler, kötümser nutuklarla feryada başladılar ‘Ordu nereye gidiyor, millet nereye götürülüyor” Bu gidişin elbette bir sorumlusu vardır, o nerededir” Onu göremiyoruz. Bugünkü acıklı ve korkunç durumun asıl sorumlusunu ordunun başında görmek isterdik.’ diyorlardı. Bu şekilde konuşan kimselerin dolaylı yoldan kastettikleri şahsın ben olduğuma şüphe yoktu.”
(M.Kemal Atatürk, Nutuk, s.593)
Milli Savunma Bakanı Fevzi Paşa da mecliste konuyla ilgili olarak yapılan gizli oturumda söz alarak şunları söylemiştir: “…Düşmanın ilerlemesine karşı, halkın tereddüt ve endişe etmesine yer yoktur. Düşmanın Anadolu içlerine doğru uzanmak isteyen kolları mezarlarına yaklaşıyor, bu yeni sefer düşmanın ölüm yolculuğudur.”
(Kazım Karabekir, Türk İstiklal Harbi, 1974, s. 508)
Mustafa Kemal, Kütahya-Eskişehir Savaşlarındaki yenilginin sorumlusu olarak kendisinin gösterildiğini ifade etmektedir. Bu zor günlerde hiç düşünmeden vatanın kurtuluşu için bütün sorumluluğu alacaktır. Mersin milletvekili Hüseyin Selahattin (Köseoğlu) Bey, mecliste Mustafa Kemal için “Ordunun başına geçsin” görüşünü ortaya attı.
Tartışmaların giderek artması üzerine 4 Ağustos 1921 tarihinde mecliste yapılan gizli oturumda Mustafa Kemal, kendisini destekleyen milletvekillerine teşekkür ettikten sonra meclis başkanlığına bir önerge verdi. Bu önergede TBMM’nin yetkilerini (yasama, yürütme) fili olarak kullanma şartıyla başkomutanlığı kabul edeceğini bildirdi. 5 Ağustos 1921’de Meclis tarafından çıkarılan bir kanunla başkomutanlık yetkisi 3 aylık bir süreyle Mustafa Kemal’e verildi. Bu yasanın ikinci maddesi:
Başkomutan ordununmaddi manevi gücünü büyük ölçüde arttırmak ve yönetimini bir kat daha sağlamlaştırmak için Türkiye Büyük Millet Meclisinin bununla ilgili yetkisini meclis adına fiili olarak kullanabilir şeklinde düzenlenmiştir.
Mustafa Kemal mecliste başkomutanlık yetkisinin kendisine verilmesi üzerine şunları söylemiştir:
“…Ulusumuzu esir etmek isteyen düşmanları ne olursa olsun yeneceğimize olan iman ve güvenim, bir dakika olsun sarsılmamıştır. Bu dakikada, bu tam inancımı yüce kurulunuza karşı, bütün millete karşı ve bütün dünyaya karşı ilan ederim.”
(M. Kemal Atatürk, Nutuk, s.821) (Düzenlenmiştir.)
Kütahya Eskişehir Savaşlarının kaybedilme nedenlerinden biri de ordunun silah, cephane ve araç gereç bakımından yetersiz olmasıydı. Mustafa Kemal’in başkomutanlık yasası ile TBMM’ye ait yetkileri üzerine almak istemesinin nedenlerinden biri de yasama yetkisini kullanarak ordunun ihtiyaçlarını karşılamaktı.
Mustafa Kemal, başkomutanlık yasama yetkisini kullanarak 7-8 Ağustos 1921’de Tekalif-i Milliye Emirleri’ni (Milli Vergi Emirleri) yayımladı.
Tekalif-i Milliye Emirleri’nin bazı maddeleri
- Yurtta her ev, birer kat çamaşır, birer çift çorap ve çarık hazırlayıp komisyona verecektir.
- Tüccar ve halkın elinde bulunan çamaşırlık bez, kaput bezi, pamuk, yıkanmış ve yıkanmamış yün, tiftik, kalın bez, kösele, demir kundura çivisi, tel çivi, kundura ve saraç ipliği, nal, yular, kaşağı gibi malların parası sonra ödenmek üzere yüzde kırkına el konulacaktır.
- Halkın elinde bulunan buğday, saman, un, arpa, fasulye, nohut, şeker, sabun, yağ gibi ürünlerin parası sonra ödenmek üzere yüzde kırkına el konulacaktır.
- Taşıtı olanlar, ayda bir kez yüz kilometrelik mesafeye bedelsiz olarak askeri nakliye yapacaktır.
- Halkın elinde bulunan, savaşa elverişli bütün silah ve cephane üç gün içinde komisyona verilecektir.
Halktan toplanacak malzemeler için yurdun dört bir yanında Tekalif-i Milliye komisyonları oluşturulmuştur. Ayrıca emirlerin yerine getirilmesinde yaşanabilecek hukuki sorunları çözmek için bazı illerde İstiklal Mahkemeleri kurulmuştur. Yayımlanan emirler karşısında Türk milleti, maddi ve manevi bütün kaynaklarını ordu için seferber etmiştir.
Tekalif-i Milliye Emirleri’yle vatanı için sorumluluklarını yerine getiren Türk milleti, sadece bu emirleri uygulamakla kalmamış vatanseverliğin, milli birlik ve beraberliğin, milli dayanışmanın ve fedakarlığın güzel örneklerinden birini bütün dünyaya göstermiştir. Halkın, ordusuna yaptığı destek sadece Sakarya Savaşı ile sınırlı kalmamış, Milli Mücadele’nin sonuna kadar devam etmiştir.