Dil Nedir? Dilimizi tanıyalım
Dil, kısaca insanlar arasındaki anlaşmayı sağlayan iletişim aracı olarak tanımlanabilir. Diğer bir deyiş ile insanlar arasında iletişim kurarak toplumsallaşmayı sağlayan araçtır ve diğer insanlarla tüm ilişkilere aracılık etmenin ve sosyal bağlantılar oluşturmanın bir aracıdır.
Dil, insanlar arasında bir iletişim aracı olarak kullanılır; Ses, biçim ve anlam açısından her toplumun oluşturduğu ortak kurallar aracılığıyla duygu ve düşüncelerin başkalarına aktarılmasını sağlayan seslerden oluşan sofistike bir yapıdır.
Dilbilimdeki genel dil tanımları aşağıdaki gibidir:
“İnsanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabiî bir vasıta; kendi kanunları içinde yaşayan ve gelişen canlı bir varlık; milleti birleştiren, koruyan ve onun ortak malı olan sosyal bir müessese; seslerden örülmüş muazzam bir yapı; temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar ve sözleşmeler sistemidir.”
“Bir toplumu oluşturan kişilerin düşünce ve duygularının o toplumda ses ve anlam bakımından ortak öğeler ve kurallardan yararlanarak başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü ve gelişmiş bir sistem.”
(Prof. Dr. Zeynep Korkmaz)
“Dil, düşünce, duygu ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan öğeler ve kurallardan yararlanılarak başkalarına aktarılmasını sağlayan, çok yönlü, çok gelişmiş bir dizgedir.”
(Prof. Dr. Doğan Aksan)
“İnsanların meramlarını anlatmak için kullandıkları bir sesli işaretler sistemidir.”
(Prof. Dr. Tahsin Banguoğlu)
“Dil, insanların aralarında haberleşmelerini, duygu ve düşüncelerini, arzularını, isteklerini bir takım mesajlarla birbirlerine nakletmelerini temin eden her çeşit işaretler topluluğuna verilen isimdir.”
(Prof. Dr. Ayhan Songar)
“İnsanların duygularını ve düşündüklerini bildirmek için kelimelerle, yazıyla veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan.”
(Türkçe Sözlük, TDK)
Dilin Özellikleri
1- Anlaşma Aracıdır
Dilin ilk ve temel işlevi, bir anlaşma aracı olmasıdır. Ancak araç olma durumunu yanlış anlamamalısınız. Çünkü dil doğal bir araçtır. Tesadüfi bir araç, maddi bir araç, geçici bir araç veya bir alet değildir. Dil, canlı bir araç gibidir. İnsanlara, bireylere hizmet eder; ama inanların ve bireylerin zevkine göre değil. İnsanlar dili istekleri doğrultusunda biçimlendiremez, ona farklı bir şekil veremezler.
Onu olduğu gibi kabul etmek, özelliklerine dikkat etmek, doğasına ve kanunlarına uymakla yükümlüdürler. Dilin tüm yaşamı kendiliğinden oluşur. Dilin, doğuşu ve oluşumu doğal olarak gerçekleşti, yaşamı ve kullanımı da doğal olarak gerçekleşir. İnsanlar saatlerce, günlerce, aylarca hatta yıllarca aynı yerde olsalar bile, duygu ve düşüncelerini ifade etmedikçe mesajların akışı sağlanamaz.
Duygular, düşünceler, arzular ve istekler ancak başkalarına ifşa edilerek aktarılabilir. Bu iletişimi ortaya çıkarır. İletişim, bir duygu veya düşüncenin bir zihinden diğerine aktarılmasıdır. İnsanlar birbirleriyle iletişim kurmak için farklı yöntemler kullanırlar: Dil, işaretler, jestler ve yüz ifadeleri vb. gibi. Çağın teknik gelişimi ile orantılı şekilde zaman içinde bu listeye başkaları da eklenebilir. Dil, insanlar arasında anlaşmanın en etkili yoludur.
2- Tabiîlik
Dilin en önemli özelliklerinden biri de doğal bir varlık olmasıdır. Dil yapay olsaydı, insanlar farklı dillerde konuşmak ve yazmak yerine ortak bir dil yaratacak ve kullanacaklardı. Ancak yapay dil kullanımı o kadar da uygun değil. Esperanto bu nedenle kullanılamadı.
3- Kuralları Vardır
Her dilin kendi kuralları vardır. Bu kurallar dilin doğasından kaynaklanmaktadır. Öncelikle kuralları belirleyerek ve dili bu kurallara göre oluşturarak konuşmuyoruz. Mevcut kuralları dilin doğal yapısından belirliyoruz. Örneğin; Türkçede -yor eki fiilin şimdiki zamanda yapıldığını belirtmek için kullanılır. Bu eki değiştiremeyiz.
4- Canlıdır
Dil, kendi yasaları içinde yaşayan bir şeydir. Canlıların ortak özellikleri olan doğum, büyüme, gelişme gibi özellikler dil için de geçerlidir. Kelime zorunluluktan doğar, bir süre kullanılır ve belli bir süre sonra kaybolur.
Mesela; kağnının kullanımdan kalkmasıyla birlikte kağnı kelimesi ve kağnıyı oluşturan parçaların her birine verilen adlar da kullanımdan kalkmaktadır. Örneğin; kağnının ortadan kaybolmasıyla birlikte, kağnıyı oluşturan parçaların her birine verilen kelime ve isimlerin kullanımı durduruldu. Başka bir örnek vermek gerekirse, aslında Arapçadan olan kitab kelimesini kitap biçiminde kullanıyoruz. Eski Türkçede kitaba atıfta bulunan bir yazı kelimesi var ama artık ölü olduğu için kullanılmıyor.
5- Gizli Anlaşmalar Sistemidir
Dilin kökeni hakkında çeşitli teoriler ileri sürülmüş ve tartışmalar halen devam etmektedir. Acaba ilk insanlar nasıl anlaşıyorlardı? Niçin milletlerin dilleri farklı farklıdır? gibi soruların sayısını artırabiliriz. Acaba ilk insanlar nasıl anlaşıyorlardı? Niçin milletlerin dilleri farklı farklıdır? Bu tür soruların sayısını artırabiliriz. Bu tür soruların cevapları da değişiklik gösterecektir. Tarihte bilinmeyen bir zamanda, o milletin tüm üyelerinin aynı dildeki kelime ve deyimler üzerinde gizli bir anlaşmaya vardıkları bir gerçektir. Aynı nesneye Türkler taş derken Araplar hacer, Farslar seng, Ruslar kamin, İngilizler stone gibi isimler vermişlerdir. Böylece her kabilenin farklı bir dili vardı. Her millet, evreni kendine göre seslendirdi ve her millet aynı şeyleri farklı seslerle icat etti.
6- Milletin Ortak Malıdır
Millet, aynı topraklarda yaşayan ve ortak bir dile, tarihe, ideallere, duygulara, gelenek ve göreneklere sahip bir topluluktur. Dil, bu topluluğu birleştiren en önemli unsurdur.
Kendi kanunları içinde yaşayıp giden tabiî ve canlı bir varlık olarak dil, insanın üzerinde, ferdin üstünde daima müstakil bir hüviyete, ayrı bir benliğe sahiptir.
Dil, kendi yasaları içinde yaşayan doğal ve canlı bir varlık olarak, her zaman bireylerden bağımsız bir kişiliğe sahiptir. Dil, tek tek kişilerin veya grupların değil, tüm ulusun ortak malıdır. Bu, yalnızca yaşayan neslin değil, aynı zamanda ataların ve torunların derinliği ve genişliği için tüm ulusun geleceğidir. Dil sadece bireylerin değil tüm ulusun ilgisi dahilindedir. Millet olmanın ilk özelliği aynı dili konuşabilmektir. Milletin değerlerinin başında dil gelir.
Dil- Düşünce Bağlantısı
Dil, insan düşüncesinin bir ürünüdür. Dil ve düşünce arasında yakın bir bağlantı vardır. İnsan duygu ve düşüncelerin ürünleri kendi benliğinin dışına dille aktarır. Kişinin duygu ve düşüncelerinin ürünleri, dil aracılığıyla açığa çıkmaktadır. Düşleyen, düşünen ve hisseden kişi bu sözlerin sonuçlarını söz olarak başkalarına aktarır. Bu anlamda dil ve düşünce birbiriyle ilişkilidir. Bu açıdan dili ve düşünceyi ayırmak imkansızdır. Bir bakıma dil, düşüncelerin ve duyguların bir yansımasıdır; sesli kalıplara dönüşen zihindeki kavramların sembolleridir.
Dil- Toplum Bağlantısı
En önemlisi dil, insanların iletişim yolu ile toplumsallaşmasına aracılık etmektedir. Bu nedenle insanların topluluklar oluşturmasının en önemli etkeni dildir. Yalnızca konuşma özelliği ile kişinin eseri olan dil, iletişim yönü ile toplumların eseridir. Birbirinden ayrı yaşayan insan toplulukları, kendi duygu ve düşünce sistemlerine göre ayrı diller yaratmışlardır. Dil, tüm insanlar için evrenseldir, ancak farklı toplumlarda farklı şekilde gerçekleşir.
Dil- Kültür Bağlantısı
- Kültür, insan toplumunun asırlık ortak yaşamından doğan bir dizi maddi ve manevi değer, tutum ve davranışlardır.
- Dil, kültürün temelidir. Bu nedenle o milletin ifade ettiği sözlü ve yazılı her şey kültür kavramına girer. Her millet kendi dilini ve kültürünü yüzyıllar boyunca yoğurarak meydana getirir. Dilde her kelimenin yazılış, ses, şekil ve manasını tayin eden tarih ve kültürdür.
- Dil, kültürün temelidir. Dolayısıyla o milletin sözlü ve yazılı olarak ifade ettiği her şey kültür kavramına girer. Yüzyıllar boyunca her millet yoğurarak kendi dilini ve kültürünü yaratır. Bir dildeki her kelimenin yazılışını, sesini, biçimini ve anlamını belirleyen tarih ve kültürdür.
- Kültürel eserler, bir dilin belirli bir yer ve andaki donmuş halleridir.