Ekonomik büyümenin kaynakları nelerdir?
Ekonomik büyüme, ekonominin üretim kapasitesinin arttırılması ve daha fazla mal ve hizmet üretilmesidir. Günlük yaşantıda ekonomik büyüme ile ekonomik kalkınma çoğu zaman karıştırılmaktadır. Oysa ekonomik büyüme sadece üretim kapasitesinin arttırılıp daha fazla mal ve hizmet üretilmesi ile ilgilenirken ekonomik kalkınma, ekonomik büyümenin yanı sıra ülkenin ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yapısındaki değişmelerle de ilgilenir. Ekonomik büyüme bütün ülkeler için söz konusu iken ekonomik kalkınma, kişi başına millî gelirin düşük düzeyde olduğu ve sanayileşmiş ülkelerden farklı ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yapıya sahip ülkelerin gelişmiş ülkeler düzeyine çıkma çabalarını ifade eder. Ekonomik büyüme niceliksel (kantitatif) bir değişmeyi, ekonomik kalkınma ise niceliksel bir değişmenin yanı sıra ülkenin ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yapısındaki niteliksel (kalitatif) değişmeleri de içerir.
Ekonomik büyümenin başlıca kaynaklarını iki ana başlık altında açıklamak mümkündür. Bunlardan birincisi ülkenin sahip olduğu üretim faktörleri diğeri ise teknoloji düzeyidir. Üretim faktörleri ve teknoloji düzeyindeki artışlar, ekonominin üretim kapasitesinde ve dolayısıyla üretebileceği mal ve hizmetlerde artışlar sağlar.
1) Üretim Faktörleri
Emek, sermaye, doğal kaynaklar ve girişimcilikten oluşan üretim faktörlerinin ekonomik büyüme üzerindeki etkileri aşağıdaki gibi açıklanabilir:
a) Emek faktöründeki artışlar
Ülke nüfusunun artması emek faktörünün de artması anlamına gelir. Emek faktöründe niceliksel artışlardan çok niteliksel artışlar önemlidir. Bu da eğitim ile sağlanır ve bunun için yapılacak harcamalar beşeri sermaye yatırımları olarak adlandırılır. Daha iyi eğitilmiş bir emek gücü üretimde daha verimlidir. Bütün ekonomistler iş gücü kalitesinin büyümede en önemli faktör olduğu konusunda hemfikirdirler. Üretim artışının diğer bütün unsurları dışarıdan satın ya da ödünç alınabilir ancak, tüm bu girdiler yalnızca vasıflı ve eğitilmiş iş gücü olduğu takdirde istenilen amaca ulaşılabilir.
b) Fiziksel sermaye artışları
Ekonomik büyüme için fiziksel sermayenin artırılması gerekir. Bir taraftan ulaşım ve iletişim ile ilgili alt yapı yatırımları, diğer taraftan özellikle makine ve teçhizat için yapılan yatırımlar emek için istihdam imkânları yaratır ve ekonominin üretim kapasitesini artırır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde hızla artan nüfusa iş imkânları sağlamak için fiziksel sermayenin arttırılması gerekmektedir. Fiziksel sermayenin artırılması için yatırımlara, yatırımlar için de tasarruflara ihtiyaç vardır. Bir ülke, millî gelirinden tasarrufa ve dolayısıyla yatırıma ne kadar fazla pay ayırabilirse üretim kapasitesini arttırmada ve ekonomik büyümede o derece başarılı olur. Sermaye birikimi yani yatırım, gelecekte daha fazla tüketebilmek için bugünkü tüketimden vazgeçmeyi gerektirir. Bu nedenle bugünkü gelirden ne kadar çok tasarruf edilir ve yatırıma aktarılabilirse büyüme o kadar hızlı olur.
c) Doğal kaynakların geliştirilmesi
Ülkenin petrol ve doğal gaz gibi yer altı kaynaklarının ortaya çıkarılması, tarım alanlarının ıslah edilmesi, barajlar inşa edilerek elektrik elde edilmesi ve sulu tarım yapılması gibi doğal kaynakların geliştirilmesi çabaları ekonominin üretim kapasitesini artırır, ekonomik büyümeye katkıda bulunur. Diğer yandan sahip olunan topraklar ve bu topraklardaki yer altı ve yer üstü zenginlikler büyümede önemlidir, ancak belirleyici değildir. Japonya gibi doğal kaynakları az olan birçok ülkenin büyümedeki başarısı kaynak zenginliğinin belirleyici olmadığının başlıca göstergesidir.
d) Girişimcilik
Bir ülkede girişimcilik ve girişimci sayısı ne kadar artarsa önlerindeki bürokratik engeller ne kadar azaltılırsa ne kadar destek verilirse üretim ve ticaret faaliyetleri de o derece artar. Girişimcilere verilecek destek yalnızca finansal destek olarak ele alınmamalıdır. Özellikle ülke girişimcilerinin yurt dışı yatırımlarında ve yaptıkları ihracatta bilgi sağlama ve haklarını savunma gibi destekler de çok önemlidir.
2) Teknolojideki Gelişmeler
Teknolojik gelişme hem üretimde kullanılan araç, gereç ve aletleri kapsayan bilgide hem de örgütsel yapıda yenilikleri kapsar ve verimliliği artırır. Teknoloji sayesinde ülke aynı kaynaklarla daha fazla mal ve hizmet üretir. Bir ülkede kaynaklar arttıkça üretim ve dolayısıyla reel GSYH de artar. Reel GSYH’deki artış oranı nüfustaki artış oranından fazla olmadıkça toplumsal refah açısından bir iyileşmeden söz edilemez. Toplumsal refahın iyileşmesinin belki de en iyi göstergesi kişi başına düşen reel GSYH’deki artışlardır. Diğer bir deyişle reel GSYH’nin nüfustan daha hızlı artmasıdır. Bunun için verimlilikte bir artış olması gerekir. Kişi başına üretim ve dolayısıyla gelirin artması için de bir taraftan fiziksel sermayeyi, diğer taraftan teknoloji düzeyini artırmak gerekir. Teknoloji düzeyini artırmak için ARGE (Araştırma ve Geliştirme)’ye önem verilmelidir. Her ne kadar teknoloji dışarıdan ithal edilebilirse de bir ülkenin uzun dönemli büyümeyi sağlayarak ekonomik açıdan güçlü olabilmesi için kendisinin de teknoloji geliştirmesi gerekir. En güçlü ekonomiler ARGE’ye en fazla para harcayan ve en fazla teknoloji geliştiren ülkelerdir.
Üretimde verimliliğin artmasında önemli etkisi olan teknolojik gelişmeler arasında buhar makinesini, elektrik üretimini, ampulü ya da içten yanmalı motorları saymak mümkündür. Bunların yanında telefon, televizyon ve uçak gibi artan bilgi birikimiyle yaratılan önemli icatlar arasında yer almaktadır. Son yılların en büyük gelişmeleri ise bilindiği gibi elektronik ve bilgisayar alanında yaşanmakta ve bu ilerlemeler yaşamımızı son derece kolaylaştırmaktadır.
Kaynak : https://docplayer.biz.tr/28940473-Ortaogretim-ekonomi-ders-kitabi.html