Felsefe

İyi ve Kötünün Ölçütü Nedir?

İyi ve kötü farklı şekillerde tanımlanmıştır. Ortak tanıma göre iyi, insanın insan olma değerlerine ve yaşadığı topluma yararlı ve değerli olandır.

İnsana zarar, acı ve rahatsızlık veren, onun gelişmesini ve kendini gerçekleştirmesini engelleyen her şey kötü olmak durumundadır. İyinin insan ve toplum için olumlu bir şey, kötünün ise olumsuz bir şey olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. İyilik tamlığı ve mükemmelliği içerirken, kötülük eksikliği ve noksanlığı içermektedir. Farklı iyi türlerinden söz edilebilir:

  • Değerli ve arzu edilir bir niteliğinden dolayı kendi başına ve kendisinden dolayı iyi olarak tanımladıklarımız olabilir. Sağlık, mutluluk gibi.
  • Kendi başına iyi olmayan, ancak verdiği yarar ve sonuç bakımından iyi olarak tanımladıklarımız olabilir; Ameliyatın kendi başına değil ama kişinin sağlığını düzeltmesi bakımından iyi olması gibi.
  • Başka bir iyinin elde edilmesine aracı olan, başka bir iyinin ortaya çıkmasına katkısından dolayı iyi olarak tanımladıklarımız olabilir; Tanığın yalan söylemeyip doğruyu söyleyerek adaletin gerçekleşmesini sağlaması gibi.
  • Kendisi için iyi olmanın yanı sıra ondan kaynaklanan bir sonuç veya bir durum için iyi olarak tanımladıklarımız olabilir; Bir sanat eserinin kendisi için iyi olmanın yanı sıra onu izleyenlere verdiği güzellik ve huzur hazzından dolayı iyi olması gibi. İyinin söz konusu bireysel örnekleri dışında, bir de bütün bir ahlaki hayatımızın kendisine yöneldiği iyi vardır.

Değerlerin insandan bağımsız nesnel bir varoluşa sahip olduklarını düşünen Platon’un “ideaların ideası” diye tanımladığı “iyi” böyledir. Büyük bir kısmı erdemlerden meydana gelen idealar merdiveninin tepe noktasında bulunan “iyi ideası” iyi olan her şeyin iyi olmasını sağlayan şeydir.

Platon’a göre, bir şeyin iyi olması için ölçülü ve dengeli, kendi kendine yeter ve kendisi en son amaç olması gerekir. Bu nitelikleri taşıyan da iyi ideasıdır. En yüksek iyi olarak kabul edilen ve tüm insanlığın kendisine yöneldiği içtenlik, sadakat, vefa, güven, alçak gönüllülük, fedakârlık, umut, merhamet gibi erdemler evrenseldir. Ayrıca iyi ve kötünün ölçüsünü özneden bağımsız olarak kabul eden Musevilik, Hristyanlık, Müslümanlık gibi tek Tanrı’lı dinler de, ayrıntılarında birbirlerinden ne kadar farklı ahlaki tavsiyeler ve davranış kuralları ortaya koysalar da, ahlaki iyi ve kötünün kaynağını Tanrı’ya, Tanrı’nın iradesine bağlama konusunda görüş birliği içerisindedirler. İyi, Tanrı’nın emrettiği, kötü onun yasakladığı şeydir.

Gerek evrensel dinler, gerekse en yüksek iyi olarak kabul edilen erdemlerin varlığı “mutlak iyi” nin olduğunu gösterse de iyinin ve kötünün göreceli olduğunu savunanlar da vardır.

İyinin ve kötünün ölçüsünün kişiden kişiye değiştiğini söyleyebiliriz. Bir bahçıvan için havanın yağmurlu olması “iyi” bir şey olmasına rağmen, çömleklerini kurutmak isteyen bir çömlekçi için “kötü” olması, iyi-kötünün, yer, zaman ve bakış açısına göre değişebildiğini göstermektedir. Yine aynı şekilde, “Yaşlılara bakmak iyidir” önermesi evrensel bir değerdir. Ancak, iyilik türleri değer yargılarına göre değiştiği ve tikel olan durumlar olduğu için nasıl bakılacağı konusu toplumdan topluma, zamandan zamana, kişiden kişiye değişir.

Kısaca iyilik ve kötülük gibi değerler nesnel, evrensel, mutlak ve değişmezken, bunlarla ilgili değer yargıları öznel, göreli ve değişken olabilmektedirler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu