Fizik

Jeotermal Enerji ve Volkanizma

Jeotermal Enerji ve Volkanizma

Jeotermal enerjinin, volkanizma türleri ile de sıkı bir ilişkisi vardır. Şöyle ki: Büyük yeraltı buhar rezervleri bulma olanağı, özellikle aşırı eksplozif (patlamalı) volkanizma bölgelerinde yüksektir.

Volkanizmanın yaşı ne kadar genç olursa bu olanak da o derecede yüksek olur. 

Not: Genel bir kural olarak, okyanus tipi bir volkanizma effüzif, yani akıntılıdır; kıta kenarları ve ada yayları volkanizmaları son derce eksplozif, yani patlamalıdır, yani yüksek basınçlı, yüksek viskoziteli, bol gazlı ve asit karakterlidirler.

Kıta içi volkanizmalar ise hem effüzif, hem de eksplozif volkanizma özelliklerine beraberce sahip olabilirler.

Jeotermal Alanlarda İgnimbirit Problemi

Jeotermal Alanlarda İgnimbirit Problemi
Jeotermal Alanlarda İgnimbirit Problemi

Önceleri riyolitik lav olarak tanımlanmış bulunan volkanik oluşukların, modern jeoloji ve petrografi yöntemleri ile incelenmeleri göstermiştir ki bu kayaçların büyük bir çoğunluğu lav olmayıp, aşırı asit özellikli magmalardan gelen ve kızgın bulut (nuèes ardentes) diye isimlendirilen, sıcak gaz ve katı partikül karışımının kendi kendine çimentolanması (auto—cimentation) sonucunda oluşmuş depolardır.

Bu oluşuğun, kraterden uzaklaşıldıkça daha hafif bir çimentolanmaya uğradığı ve daha gev şek bir hal aldığı görülür. O şekilde ki en uzak kısımlarda artık, camsı ve ufalanabilir volkan küllerinden başka bir şey görülmez.

Kratere yakın kısımlarda oluşan bu kaynaklanmış katı ve sert tüflere Marchall tarafından ignimbirit (ignimbrites) adı verilmiştir. Bugün artık yeryüzünde ignimbiritik örtülerin büyük çoğunluğu normal bir kraterden değil, fakat çatlak ve faylardan fışkıran (dèbordantes) tipte, yani topoğrafyaya uyarak yuvarlanan sıcak gaz ve katı partikül karışımı kızgın buluttan oluşmuştur.

Şu halde bu tür püskürmelerin özellikleri, bir taraftan merkezi olmayıp lineer, yani doğrusal oluşları, diğer taraftan da akıntı (coulèes) tipinde olmayıp aksine patlama tipinde (explosives) oluşlarıdır.

İgnimbiritik örtülerin kalınlığı

İgnimbiritik örtüler genellikle 100-200 m arasında değişir. Bununla beraber 600 m. kalınlığa erişenleri de vardır. İgbimbirit, bir kayaç adı olmayıp, belli tipteki bir oluşum tarzını belirten bir fasiyestir.

Bu fasiyeste büyük fenokristallerin ve bazen de lapilli ve blokların rastgele bir dağılım göstermeleri, bu oluşuklara kaotik bir yapı ve görünüm verir. Riyolitik lavlarda ise aksine olarak kristaller, akış doğrultusunca uzanım gösterirler.

İgnimbiritler, hiçbir tabakalaşma durumu sergilemezler. İgnimbiritlerin diğer bir özelliği de, A. Rittman’a göre, engebeli bir arazi üzerinde dahi sabit kalınlıklı örtüler oluşturmalarıdır. Oysa lav akıntıları yalnızca arazinin en büyük eğim doğrultularını izlerler, dolay ısıyla kalınlık üniform olmayıp, sıfırdan başlayarak çukurlarda maksimuma erişir.

Jeotermal enerji aramalarında, büyük buhar rezervlerinin araştırılmasında, ilk ve en önemli hedef, henüz soğuma aşamasında bulunan, ayrıca, aşırı asit bileşimli ve aşırı eksplozif tipte volkanik etkinliklere (yani normal kraterlerden değil, fakat çatlak ve faylardan fışkırmış ignimbirit ve camsı kül oluşuklarına) yer vermiş olan entrüzif magma ceplerinin yerlerinin ve derinliklerinin saptanmasıdır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu