Türk Müziği Tarihi

Mezopotamya ve Mısır Uygarlıklarında Müzik

Mezopotamya ve Mısır Uygarlıklarında Müzik Anlayışı

Mezopotamya, Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan verimli topraklara verilen isimdir ve MÖ 4000’li yıllardan başlayarak değişik uygarlıkların beşiği olmuştur. Mezopotamya’da yaşamış olan Sümer, Akad, Kalde, Ur, Babil ve Asur uygarlıklarında müzik, hayatın önemli bir parçasıdır. Hatta din adamları da dini mabetlerde sıklıkla müzikle uğraşmıştır.

Mezopotamya uygarlıklarına ait rölyef
Mezopotamya uygarlıklarına ait rölyef

Telli, vurmalı ve ü emeli çalgıları ustalıkla kullanan Babiller, mevsimlerle ses aralıkları arasında bir bağlantı kurmuşlardır. İlkbahar ile sonbahar arasının 4’lü aralığa, ilkbahar ile kış arasının 5’li aralığa, ilkbahar ile yaz arasının da 8’li aralığa uygun olduğunu düşünmüşlerdir.

Kaldeliler Dönemi’nde bir bandonun kurulduğu, kurulan bu bandoda ü emeli ve telli çalgıların çalındığı bilinmektedir.

Sümerlerde müzik son derece önemlidir. Tapınaklarda, düğünlerde, bayram ve cenaze törenlerinde geniş yer tutmuştur. Ayrıca bu törenlerde hem kadın hem de erkek müzisyenler görev almıştır.

Mısır uygarlığı; Eski Krallık (MÖ 2800-2000), Orta Krallık (MÖ 2000-1600), Yeni Krallık (MÖ 16001100) ve Geç Krallık (MÖ 771-332) olmak üzere dört dönemde incelenmektedir. Eski Krallık Dönemi’nde saray ve tapınak müziği ile halk müziği birbirinden ayrılmıştır. Müzikte perde bilincinin gelişmesi ve müziğin hecelerle adlandırılması ilk kez bu dönemde gerçekleşmiştir. Kazılarda bulunan üt kalıntıları da Mısırlıların büyük aralıklı gamlar kullandığını göstermektedir. Orta Krallık Dönemi’nde çalgılar daha da geliştirilerek çalgı yapımında değerli malzemeler kullanılmıştır. Yeni Krallık Dönemi’nde canlanan ordu müziği; metal ziller, davullar ve deniz kabuklarından yapılan zillerle zenginleştirilmiştir. Geç Krallık Dönemi’nde ise kadın müzisyenler değişik bir dans ve eğlence müziği geliştirmiştir.

Mısır yakınlarındaki Karnak Tapınağı’nda Mısır müzisyeni
Mısır yakınlarındaki Karnak Tapınağı’nda Mısır müzisyeni

Mezopotamya ve Mısır Uygarlıklarında Müzik Sanatının Sosyal ve Sanatsal Hayattaki Yeri

Mezopotamya uygarlıklarında müzik, genellikle dini törenlerde kullanılmış; bu törenler, yer yer benzer ya da farklı özellikler sergilemiştir. MÖ 2000 yılı dolaylarında, Sümer dualarının rahip ve koronun karşılıklı olarak söylediği “responce” (risponz) ve iki koronun değişimli olarak söylediği “antiphone” (antifon) biçimleriyle yapılandırıldığı bilinmektedir. Dualardaki ilkel ezgilere “sir” denilmektedir. Solo ve koroya eşlik eden kamış kavallar “sem” diye adlandırıldığı için dini şarkılara da “ersamme” adı verilmiştir.

Babil uygarlığı, Sümerlerden yaklaşık 2000 yıl sonra oluşmaya başlamıştır. Babil tapınaklarında 5-24 bölümlük ilahiler seslendirilmiştir. Bu ilahilerde yer alan sözler Sümer ilahilerinin sözleriyle aynıdır.

Asurlularda dini törenleri yöneten din adamları resmi kayıtlar tutmuştur. Bu kayıtlardan elde edilen bilgilere göre Asurluların ilk dönemlerinde sadece dini müzik yapılırken ilerleyen dönemlerde din dışı müzik de yapılmaya başlanmıştır. Ayrıca müzisyenlerin şenliklerde ve kral eğlencelerinde yer aldığı sanılmaktadır.

Mısırlılar, Nil Nehri kıyılarında yaşamıştır. Nil ovalarında yaşayan boylar, tarlalara zarar veren hayvanları uzaklaştırmak için çalpara benzeri vurmalı ve sallamalı çalgılar icat etmiştir. Bu çalgılar da giderek doğaya şükran danslarının eşlikçisi olmuştur. Mısır uygarlığında müzik, erkeklerden ziyade kadınlara yakışan bir sanat dalı olarak kabul edilmiştir.

Türk Müziği Tarihi konularına buradan göz atabilirsiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu