Ekonomi

Modern Ekonomi Nedir, Özellikleri Nelerdir?

Yaşadığımız yüzyılın ekonomik düşüncelerine en büyük etkiyi yapan iktisatçı Keynes modern ekonomi akımının öncüsüdür.

Bu ekonomi, İngiliz ekonomist John Maynard Keynes (Can Meynırd Keyns)’in yapıtları çerçevesinde oluşan ekonomi teorisi ve ekonomi politikasıdır. Keynes’in çok sayıda kitabı bulunmakla birlikte, Keynesçi ekonomi denildiği zaman 1936 yılında yayınlanan “İstihdamın, Paranın ve Faizin Genel Teorisi” (The General Theory of Employment, Interest and Money) adlı kitabı temel alınmaktadır. Buradaki fikirler ve analitik teknikler, yeni ekonominin veya “Keynesçi Devrim”in oluşmasını sağlamıştır.

Keynes, Adam Smith, David Ricardo, John Stuart Mill, Alfred Marshall (Elfrıd Merşıl) ve Arthur Cecil Pigou (Artır Sesıl Pigo)’dan kaynaklanan klasik ve neoklasik görüşlere karşı çıkmıştır. Keynes’e göre eğer ekonomide yatırım hacmi, tasarruf hacminden büyükse (ekonominin eksik istihdamda olduğu varsayımı ile) efektif talep artar, ekonomik gelişme hızlanır, fiyatlarda bir artış olmaz.

Tasarruf hacmi, yatırım hacminden büyükse bu durumda efektif talep azalır. Talep azalması nedeniyle, fiyatlar düşer, üretim azalmaya başlar. Böylece işsizlik ortaya çıkar. Bu nedenle devlet toplam talebi arttırmak için bazı politikalar izlemeli ve işsizliği azaltmalıdır.

Ekonomik sistemler her ne kadar ayrıntılı olarak yukarıdaki gibi bir ayrıma tabi tutulsa da klasik anlamda üç grupta değerlendirilir.

Ekonomik Sistemler

  1. Kapitalist sistem (Liberalizm),
  2. Sosyalist sistem (Sosyalizm),
  3. Karma ekonomik sistem olarak sıralanabilir.

Karma ekonomi, ekonomik faaliyetlerde hem devletin, hem de özel teşebbüsün birlikte yer aldığı ekonomik sistemi ifade etmektedir. Ulusal savunma gibi hizmetler sadece devlet tarafından sunulabildiğinden, gelişmiş ekonomilerin birçoğunda devlet ekonomik faaliyetlerin bir kısmına iştirak etmektedir.

Bununla beraber, özel teşebbüsün ağırlıkta olduğu birçok ülkede kamu faaliyetleri de geniş bir alana sahiptir. Bazı karma ekonomilerde, birçok endüstride büyük oranda kamu payı bulunmaktadır. Ulaşım ve belediye hizmetleri buna örnektir.

Bazı ülkelerde ise, devletin gözetimi altında özel sektöre izin verilmektedir. Böyle bir durumda devletin katkısı sembolik düzeyde kalmaktadır. Diğer bir kamu faaliyeti de özel sektörle işbirliği içinde, devlet planlama teşkilatının yol göstericiliği altında yatırım ve üretim amaçlarını belirlemesidir.

Böyle bir çerçeve içinde, ekonomik faaliyetler özel teşebbüs tarafından gerçekleştirilirken devlet de ekonomide belirlenen önceliklere göre kontrol görevini yerine getirmektedir. Daha açık bir ifadeyle, karma ekonomik sistem içinde devlet, kamu sektörü için emredici ve özel sektör için yol gösterici bir rol oynamaktadır. Atatürk’ün de benimsediği ve uygulamaya koyduğu karma ekonomik sistem halen ülkemizde uygulanan sistemdir.

Bu sistemlerin yanı sıra son yıllarda gerek Türkiye’de gerekse dünyada yaygınlaşan bir başka sistem ise faizsiz finans sistemi ya da diğer adıyla faizsiz bankacılık sistemidir. Faizsiz bankacılık sistemi günümüzde, sadece İslam ülkelerinde değil, tüm dünya ülkelerinde özellikle ABD, İngiltere ve Almanya gibi finans sektörünün ileri olduğu ülkelerde hızla yaygınlaşmaktadır. 50 yıl önce düşünce olarak dünyamıza giren faizsiz bankacılık sistemi 1970’li yıllarda düşünce aşamasından çıkıp uygulanma aşamasına geçmiştir.

Dünyada ilk defa 1970’li yıllarda İslami bankaların faaliyete başlamaları ile birlikte dünya çapında çeşitli kuruluşlar oluşturulmuştur. Türkiye’de ise 1980 sonrasında alınan kararlar ve düzenlemelerle finansal serbestleşme hareketleri başlamıştır. Bu hareketler doğrultusunda faizsiz bankacılık sistemi ile çalışacak bankaların kurulmasına 1983 yılında Kanun Hükmünde Kararname ile izin verilmiştir.

Türkiye’de 1985 yılında kurulan ilk faizsiz banka olan “özel finans kurumları” yeni adıyla “katılım bankaları” dünyada özellikle son on yılda çok büyük bir gelişme göstermişlerdir. Türkiye’de katılım bankaları, özellikle 2001 yılından sonra büyük bir atılım içerisine girmiş ve diğer klasik bankalar ile rekabet edebilir bir konuma gelmiştir. Bu sisteme göre çalışan bankalar, diğer klasik bankaların yaptıkları işlemleri faiz olgusuna yer vermeden yerine getirir.

Katılım Bankaları, tasarruf sahiplerinden topladıkları fonları, faizsiz finansman prensipleri dahilinde ticaret ve sanayide değerlendirerek oluşan kar veya zararı tasarruf sahipleriyle paylaşırlar. Türk lirası, dolar ve avro bazında vadeli hesaplarda toplanan fonlar, kurumsal finansman desteği, bireysel finansman desteği, finansal kiralama, kar veya zarar ortaklığı yöntemleriyle değerlendirilir. Katılım bankaları, günümüz bankalarının diğer tüm işlemlerini de yapmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu