Paranın Tarihsel Gelişimi Nedir? Kısaca
Paranın Tarihsel Gelişimi: İlk Çağlardan itibaren insanlar çeşitli malları para yerine kullanmışlardır. İş bölümünün gelişmesiyle birlikte malların mallarla mübadele edilmesi giderek zorlaşmıştır. Takas edilecek malların değerinin birbirine denk olmaması, malı arz edecek kimsenin her zaman bulunmaması, malların bölünebilme özelliklerinin olmaması çeşitli zorluklar ortaya çıkarmıştır.
Örneğin bir at ile yirmi ölçek buğday değiştirmek isteyen bir kimsenin, pazarda aynı malın karşılığında on ölçek buğday veya beş ölçek süt önerisi ile karşılaşması farklı değerlerin oluşmasına neden olmuştur. Zamanla bölgelerin özelliklerine göre bir mal üzerinde anlaşılarak tek bir mübadele değeri oluşturulmaya çalışılmıştır. Değer ölçüsü fonksiyonu gören bu mala “hesap parası” denilmiştir.
Hesap parasının temsil ettiği malın ödeme aracı olarak kabul edilmesi paralı ekonominin doğmasındaki en önemli etken olmuştur. Öte yandan bazı malların taşınma, bölünme ve biriktirme zorluklarının bulunması madenlerin kullanılmasına yol açmıştır. Özellikle altın, bakır ve gümüş gibi metallerin küçük parçalara bölünebilmelerinin yanı sıra değer ölçüsü ve biriktirme fonksiyonlarını görmeleri yaygın bir mübadele aracı olarak kullanılmalarını sağlamıştır.
İlk Paranın Kullanımı
En eski paranın MÖ 2900 yıllarında kullanılan altın ve gümüş sikkeler olduğu zannedilmektedir.
Çağdaş banknot sistemlerine öncü sayılabilecek ilk para İngiltere’de 17.yy’ da değerli madenleri muhafaza eden sarrafların mevduat sahiplerine verdikleri makbuzlardır. “Goldsmith’s notes” adı verilen bu makbuz hamilleri yani elinde bulunduranları, üzerinde yazılı değerde altın veya gümüş külçe almak hakkına sahiptiler. Zamanla bu makbuzlar para gibi kullanılmaya başlanmıştır.
Zamanla piyasalarda gümüş ve altın paralar yerine daha çok banknotlar kullanılmaya başlanmıştır.
Yalnız, 19. yy boyunca ekonomide bir güvensizlik ortamı oluştuğunda, özellikle savaş dönemlerinde halkın elindeki banknotları altın sikkeye çevirme eğilimi artmıştır. İnsanlar bankalara hücum edip ellerindeki banknotlara karşılık gümüş ve altın talep ettiklerinde ellerinde tuttukları bu banknotların değersiz kâğıt parçaları olduğunu fark etmişlerdir.
Özellikle 19. yüzyılda Avrupa ve Amerika’da bu çeşit banka iflaslarına çok rastlanmıştır. Bu durum, ticari bankaların istedikleri gibi para basıp tedavüle (dolaşıma) sürme serbestisinin kısıtlanıp zamanla ellerinden alınmasına ve para basıp tedavüle sürme yetkisinin (emisyonun) bir merkez bankası tarafından gerçekleştirilmesine yol açmıştır.
Önceleri, merkez bankaları altınla kısmen desteklenen kâğıt ve madenî (altından olmayan) paralar basıp tedavüle sürüyordu. Fakat Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasında hemen hemen bütün ülkelerde altın ile desteklenen para basımı kaldırıldı.
Onun yerini; yasal olarak herkesin kabul edip bir değişim aracı olarak kullanması zorunluluğu olan ve merkez bankası tarafından basılan kâğıt ve madenî paralardan oluşan nakit para aldı. Günümüzde de kâğıt ve madenî paralar devlet adına, merkez bankası tarafından basılmakta ve bu paralar değişim, değer ölçümü ve değer muhafazası fonksiyonları nedeniyle insanlar tarafından kullanılmaktadır.
Paranın Cummhuriyet Dönemi
Cumhuriyetin ilk yıllarında Lira, Kuruş, Para adları verilen para birimleri kullanılmıştır. Para, Liranın kırkta birine denilmekteydi. 1924 yılında 100 pAralık banknotların basıldığı söylenmektedir. Bunun yanısıra metal 10 para da basılmıştır.
Para birimi olarak para Osmanlı devleti zamanından beri kullanılmaktaydı ve Cumhuriyetin ilk yıllarında da kullanımı devam etmiştir. Tamamı gümüşten oluşacak biçimde basılan 5 ve 10 paralar Abdulhamit döneminde yalnızca %10 gümüş içerecek biçimde basılmaya başlamıştır.
Bu paranın değeri çok düşük olmasından da, değersiz olduğunu belirtmek amacıyla bunlar için Metelik kelimesi kullanılmıştır. Metelik kelimesi, Fransızca madenimsi anlamına gelen Metallique kelimesinden türetilmiştir.