Düzenli ordunun kurulması
Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Osmanlı ordusunun büyük bir kısmı terhis edilmiş, silahları elinden alınmış ve donanmasına el konulmuştu. Osmanlı Devleti savunma gücünden yoksun bırakılmıştı.
Mustafa Kemal, İstanbul’dan Samsun’a geldiğinde ordunun dağıtılmaması gerektiğini söylediyse de Anadolu’da Kazım (Karabekir) Paşa komutasındaki 15. Kolordu ve Ankara’daki 20. Kolordu’dan başka düzenli bir birlik kalmamıştı. İtilaf Devletleri, antlaşmanın 7. maddesine dayanarak işgallere başladı.
İşgaller karşısında Osmanlı Hükumeti’nin bir tedbir alamaması üzerine Türk halkı vatanını ve bağımsızlığını korumak için silaha sarıldı. Gönüllülerin oluşturduğu Kuva-yı Milliye birlikleri kuruldu. Sivas Kongresi’nden sonra Temsil Heyeti tarafından Batı Cephesi Genel Kuva-yı Milliye Komutanlığına Ali Fuat Paşa atandı.
Kuva-yı Milliye bir yandan Yunan işgalini önlemeye çalışırken diğer yandan Anadolu’daki Milli Mücadele’ye karşı çıkarılan isyanları bastırmakla da uğraşıyordu. Bu sırada Yunan ordusu Uşak üzerinden saldırıya geçti.
Mustafa Kemal dağınık halde faaliyet yürüten Kuva-yı Milliye birlikleri ile kesin bir zafer kazanılamayacağını düşünüyordu. Bir merkezden koordine edilmeyen ve askeri disiplinden yoksun olan bu birlikler, düşmanı yurttan atacak güce sahip değildi.
Zaman zaman disiplinsiz hareketlerde bulunmaları BMM’ye duyulan güveni zedelemekteydi. İhtiyaçlarını karşılamak için halktan zorla para ve malzeme topluyorlardı. Bu olumsuzluklar üzerine Milli Mücadele’yi disiplinli ve düzenli birliklerle yürütebilmek amacıyla BMM’de düzenli bir ordu kurulması kararı alındı. Düzenli bir ordunun kurulması BMM’nin otoritesini sağlama yolunda karşılaştığı problemleri de ortadan kaldırmış olacaktı. Bu konuda hızlı bir şekilde girişimlere başlandı.
BMM bir yandan düzenli ordu kurma çalışmalarını yürütürken diğer yandan da çıkardığı Firariler Kanunu’yla asker kaçaklarını önlemeye çalışıyordu. 24-30 Ekim 1920 tarihlerinde Kuva-yı Milliye birlikleri tarafından Gediz ve çevresinde bulunan Yunan kuvvetlerine bir taarruz düzenlendi. Ancak bu taarruz başarıya ulaşamadı.
Gediz taarruzunun başarısız olması üzerine Ali Fuat Paşa, Batı Cephesi komutanlığından alındı. BMM Hükumeti, 9 Kasım 1920’de Batı Cephesi’nin batı ve güney şeklinde iki kısma ayrılmasına karar verdi. İzmit, Ertuğrul, Eskişehir, Kütahya sancaklarını içine alan Batı Cephesi Komutanlığına Albay İsmet (İnönü) Bey getirildi.
Afyonkarahisar, Isparta, Burdur, Denizli, Aydın, Menteşe, Antalya, Konya, Silifke, Niğde ve Adana merkez sancağını kapsayan Güney Cephesi Komutanlığına ise Albay Refet (Bele) Bey atandı. Daha sonra Batı Cephesi’ndeki bütün Kuva-yı Milliye birlikleri Genelkurmay Başkanlığına bağlandı. Bu sırada Eskişehir’e gelen İsmet Bey düzenli ordu kurma çalışmalarını hızlandırdı. 1921 yılı başlarında BMM’ye bağlı düzenli bir ordu kuruldu.
Demirci Mehmet Efe ve Ethem Bey gibi bazı Kuva-yı Milliye birlikleri, düzenli orduya katılmak istemedikleri için isyan etti. Bu isyanlar düzenli ordu tarafından bastırıldı.
-
İnkılap Tarihi
Milli Mücadele Döneminde Batı Cephesi
Milli Mücadele döneminde tüm cephelerde süren mücadele söz konusuydu ancak batı cephesi Milli mücadelenin kilit noktasıydı. Batı cephesinde yapılan savaşlar…
Devamını Oku »